Eylül romanı Mehmet Rauf tarafından kaleme alınmıştır. Türk edebiyatındaki ilk psikolojik roman olarak kabul edilir. Bu eser, aynı zamanda, bireysel öznel tecrübeleri ele alan ilk roman özelliğine de sahiptir. Eylül roman Özeti incelememize dilerseniz geçelim.
- Kitap Adı: Eylül
- Yazar: Mehmet Rauf
Eylül Romanı Konusu
Süreyya ile eşi Suat ve kuzenleri Necip Bey arasında gelişen olayları ele alır. Geçelim Eylül roman Özeti bölümüne.
Eylül Romanı Kısa Özeti
Süreyya ve Suat, sürekli olarak eleştiren ve yaşlı babalarıyla birlikte oturmak zorundadırlar. Bu durumdan hoşnutsuz olan çift, her yaz sıkıcı ve tekdüze bir köye gitmek zorunda kalır. Suat, farklı nedenlerden dolayı da sıkılmaktadır. Suat’ın kardeşi Hacer, kuzenleri Necip ile flört etmektedir ve kocası ona büyük bir bağlılık göstermektedir. Ancak Suat ve Süreyya, sonunda mutlu bir yaşam sürmenin yollarını keşfederler. Suat, babasından gizlice para alarak eşine bir yalı kiralayarak onu mutlu eder.
Necip, Suat ve Süreyya’ya hem dost hem kuzen olarak yakınlık gösterir. Süreyya yelken ve balık tutma hobilerine devam ederken, Suat ise Necip ile piyano çalar. Yazın sonlarına doğru, Necip Suat’a karşı duygular beslediğinin farkına varır. Durumdan kurtulma çabaları başarısız olur ve son çare olarak ayrılmaya karar verir. Ayrılırken, Suat’ın eldivenlerinden birini izinsiz alarak anı olarak saklar.
Necip tifoya yakalandığında, Süreyya ve Suat çok üzülür. Necip ziyaret edildiğinde, hastalığı sırasında yanında olan Hacer, Necip’in yastığının altından bir kadın eldiveni bulur. Bu eldiveni Necip’in annesi gösterdiğinde, Suat şok olur ama tepki vermez. Necip de utanç ve çaresizlik içinde ne yapacağını bilemez.
Necip, iyileştikten sonra kendisini yalıda kalmaya zorlanır, ancak aslında kaçmayı arzulamaktadır. Bir yaz sessiz ve sakin geçer. Süreyya, beklenmedik bir şekilde konağa döner. Bu gidiş Suat’ı şaşırtır; zira Süreyya, kışın orada kalacaklarını belirtmiştir. Ancak, Süreyya bir şeyler hissetmiş olmalıdır ve bu yüzden ayrılmıştır.
Dönüşte, Necip artık eskisi kadar sık yalıya gelmez. Özellikle Hacer’in davranışları ve bakışlarından anlam çıkarmaya çalışması, ikisini de rahatsız eder. En sonunda, Suat, Necip’in aldığı eldivenin eşini de ona verir. Suat için hayat artık yaşamaya değer görünmüyordur.
Bir gece konakta yangın çıkar. Herkes panik ve korku içindedir. Suat kayıptır. Süreyya alevler içinde Suat’ı çağırır ama içeri girmeye cesaret edemez. Necip ise bağırarak içeri atlar ve her ikisi de çöken tavan altında hayatını kaybeder.
Eylül Romanındaki Karakterler
Suat : Süreyya’nın eşi, Necip Bey tarafından sevilen ve mutlu bir evlilik hayatı sürdürürken başka birine âşık olur.
Necip : Süreyya ve Suat’ın kuzeni ve yakını olarak, Suat’a aşık olan biridir.
Süreyya : Suat’ın eşi, yelkenle gezmeyi ve balık tutmayı çok seven bir kişidir.
Hacer : Suat’ın kardeşi ve Necip ile ilişki yaşayan bir kadındır.
Eylül Romanının Yazarı Hakkında
Mehmet Rauf, İstanbul’da doğdu. Askeri bir eğitim aldı ve kısa bir süre subaylık yaptı. Ancak 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra askerlikten ayrılarak yazarlığa yönelmiştir. 1923’ten sonra ticarete atılarak yaşamını sürdürmüştür. Genç yaşlarından itibaren edebiyata ilgi duymuş, birçok eser kaleme almıştır. Servet-i Fünun döneminin önemli romancılarından biri olarak tanınmaktadır.
Servet-i Fünun edebiyatına emeği büyük bir yazar olan Mehmet Rauf, 1875 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Halit Ziya ile yazışmaları sayesinde bu dönemin edebiyat çevresine katılmıştır. Türk edebiyat tarihinde psikolojik romanın öncülerinden biri olarak kabul edilen Eylül eseriyle ün kazanmıştır.
Eylül Romanı Teması
Kitap, yasak aşk temasıyla özetlenebilmekte; bu, iki gencin sadece gözleri ve ruhlarıyla paylaştıkları derin bir sevgiyi ifade eder. Tüm engellere rağmen sevgilerini yaşayarak sonlarını birlikte getirmişlerdir.
Eylül Romanının Ana Fikri
Yasak aşk, milli ahlaka meydan okusa bile, geniş bir perspektifle ele alınmalıdır. Evli iki bireyin, bir araya geldiklerinde, eşlerinden gizli olarak birbirlerine karşı duydukları kaçınılmaz yakınlığı ve yasak sevgiyi sergiler. Dar görüşlülük ve kıskançlıkla dolu bir dünyada, bu aşkın varlığı irdelenir.
Yorumlar (1)